Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”); Osman Kavala başvurusu hakkındaki karar ile Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (“AİHS”) m.5 ve m.18 hükümlerini ihlal ettiğine karar verdi. Kavala’nın eylemlerinin şiddet içermediği, ve AİHS’de m.10’daki “ifade özgürlüğü” ve m.11’deki “toplantı ve dernek kurma özgürlüğü” hakları çerçevesinde olduğunu değerlendiren AİHM; kararında:
- 5/1(c)’deki özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali bakımından: yetkili makamların (savcılık ve mahkeme), Kavala’nın tutuklanmasında makul şüphe bulunduğuna dair somut veri sunamamadığına,
- 5/4’teki, tutuklamanın kanuna uygun olmasına dair hızlı karar alınması hakkının ihlali bakımından: Anayasa Mahkemesi’nin incelemesi uzun süre aldığına, AİHS’deki süratli inceleme koşulu gerçekleşmediğine,
- 18’deki hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasında ölçüsüzlük ihlali bakımından: tutuklama ve AYM incelemesinin uzun sürmesinin bir insan hakları savunucusu olan Kavala’yı ve onun nezdinde diğer insan hakları savunucularını susturmak gibi bir amaca yöneldiği;
şeklinde Türkiye’yi ve Anayasa Mahkemesi de dahil olarak Türk yargı sistemini ağır bir şekilde mahkum etmiştir. Basından mahkemenin bu kararı hemen yerine getirmediğini ve görüş sormaya karar vererek Kavala’nın tutukluluğunu sürdürdüğünü üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz.
Ekonomik gelişme ve ileri demokrasi fikir ve ifade özgürlüğü ile orantılıdır. Fikir ve ifade özgürlüğü ileri demokrasinin de refahın da en önemli şartıdır. Fikir çeşitliliği ve ifade özgürlüğü toplumu ilgilendiren olayların kamuoyunun gündemine getirilmesini ve farklı bakış açılarıyla değerlendirilmesini sağlar. Fikir ve ifade özgürlüğü; innovasyona dayalı yüksek katma değer yaratan gelişmiş bir ekonomiye sahip olmamızın da anahtarıdır.
AİHM kararının gerekleri gecikme olmaksızın yerine getirilmelidir.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.